8 Ocak 2016 Cuma

ŞAVAY! Tersten okumayın.

Geçen haftalarda durupdururken analog fotoğraf makinelerine merak sardım. Zaten benim ayran gönlüm aniden merak salar bir şeylere. Neyse evde öylece duran Zenit'le tanıştım önce. İnternetten ikinci el upucuz iki makine daha aldım. Onlara bir de güzel film taktım. Şu aralar çalıştığım için çok kullanamıyorum ama sürekli yanımdalar. İzinli olduğum günlerde onlarla dolaşıyorum.

Ama bu kadar kısa süredir benimle olmalarına rağmen, farkettim ki bu arkadaşlar beni yavaşlatıyor. Çektiğim fotoğrafa iki saniye sonra bakmıyor olmak, o an'da kalıp o an'ı kaydetip sonra tekrar an'a döndüğümü farkettirdi bu arkadaşlar bana. Ve bu yavaşlamayla ruhuma aynı pazarda marullara su atılır gibi su serpildi. Üç beş haftadır hızlandığımı ve içimdeki suyun devirdaim yapmadığını hissediyordum. Şimdi marullarım canlandı.

Bu yavaşlamak hızlanmakla ilgili önceden de münakaşalarım olmuştu haddi zatında. Kütüphanede çalışırken iki üç yıl önce, canım Pınar'a şöyle dediğim günler oluyordu: "Yaaaa Pınar hiç bir şeye yetişemiyorum, her şeyi yapmak istiyorum, daha az uyumak daha çok şey yapmak istiyorum ama olmuyor. Keşke bir günüm 30 saat falan olsaydı. " (Bunu derken bile hızlandım bak şimdi.) Sonra işten ayrılıp bütün zamanın söz hakkını alınca üzerime çok daha güzel oldu tabii her şey. Üzerine bir de yurt dışı... Oooooo sanki günler elli saat, saatler yüz dakka oldu. Zaman gerim gerim geriliyordu yanı başımda rahatlıktan. Haaaa rahatladım da daha çok şey mi yaptım, hayır. Ama istediğim şeyi istediğim zaman yapmanın yımışacık kollarına attım kendimi. Ve bir de şunun farkına vardım ve şöyle dedim kendimkendime "Mügecan koşmana gerek yok. Hiç bir şeye yetişmiyorsun. Zamanın var. Hiç bir şey yapmama hakkın olduğunu da hatırla. Ve yarıştığın bir kendin de yok ortada. Bu yüzden sakin ol ve neredesin sadece ona baksın nabzın." Kendi kendime psikologluk yapmış gibi gülmüştüm bir de sonra :) 

İşte benim minik fotoğraf makinelerim bana bunları hatırlattı ve "koşma şekerim azcık bir dur, hiç bir şey yapmak zorunda değilsin, yavaşla acık." dedi. 

Hani ağzı olsa da konuşsun denir ya bir şey için, sanırım benim makinelerin gerçekten dili varmış.

Binnetice, ara ara savaştığım ara ara seviştiğim "zaman" kardeş sadece armutları olgunlaştırmıyormuş. Şuan kocaman bir armut gibiyim :)


Esen kalın,
M.

Bu şarkı da 80'li yılların en iyi filmleri arasında gösterilen, Türkçe'ye "İlk Aşk, İlk Dans" olarak çevrilen "Dirty Dancing" filminin şahane finali. Bu şarkı ben gezegene gözlerimi açtığım yıl en iyi şarkı dalında da Oscar Ödülü'nü almış. Hadi, o zaman renk, o zaman dans!! Az yavaşla!




1 yorum:

  1. Mügecik 2016 Nadide Hayatımın ilk yılında yavaşlama konusunda kararlarım var. Masamda önüme bir kaplumbağa bile koydum ki bana unuttuğumda hızlandığımda hatırlatabilsin diye. Her ne kadar çevresel etkenler ile bunu tam anlamıyla yapamayacak olduğumu bilsem de önemli olan niyet değil mi? Anda kal, Anda kal,Anda kal,Anda kal...sevgi ile kal

    YanıtlaSil